24 TEMMUZ 2012 SALI

28 Nisan 2011 Perşembe

ANGUTLAR ANGITLARI YOK ETTİ



“Angut”un mecazi anlamı “ahmak” demek. Bu anlamıyla ülkemizde bir hayli var. Aslında angut çok sevimli bir kuş. Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu. “Angıt” olarak geçiyor kitaplarda.
Ülkemizdeki angutların, güzelim angıtları nasıl yok ettiğini anlatmak için bu açıklamayı yapmak zorunda kaldım.
“Seyfe Adalet Arıyor” diye başlıyor www.cekulvakfi.org.tr adresindeki yazı ve şu satırlarla giriş yapıyor Mustafa BAĞ konuya:
“.... Burası dünya mirası olmuş, koruma altına alınmış, adına Seyfe dediğimiz bir iç göl. Burada düne kadar 150 çeşit kuş yaşardı. Gölün en derin yeri 75 cm.
Bizler bu mirası bir müsrif gibi harcayıp korumayı da beceremedik. Gölü kuruttuk. Cenneti cehenneme çevirdik. Şimdi çevresinde kuşların dinlenebileceği ne bir çalı yığını ne bir saz var. Önce sular çekildi. Daha sonra bölgeyi kuşlar terk etti. Elimizde tuzlak alan olmuş bembeyaz bir çöl kaldı...”
Yazının tümünü mutlaka okumalısınız, yukarıdaki adresten; ama ondan önce göz göre göre “geliyorum” diyen bu yok oluşun 13 yıl öncesine götürmek istiyorum sizi.
Elimde bir kitap var. Basım tarihi 1993. İçindeki veriler 1990-1992 yıllarını içeriyor. Yani o günlerden gümbür gümbür sesleniyor bu konuya gönül verenler. Açıyoruz kitabın 171. sayfasını, Seyfe Gölü’nün Kırşehir’in 30 km. kuzeydoğusunda ; Mucur İlçesi’nin25 km. kuzeyinde yer aldığını öğreniyoruz.
En geniş durumda kapladığı alanın 7003 ha.; en dar durumda 1544 ha. olduğunu; ortalama yüzeyinin 3400 ha.’a ulaştığını okuyoruz. Akıntısı olmayan kapalı bir gölmüş Seyfe, suları tuzluymuş. Hattâ gölün güneyinde kuzeydekinden daha fazla tuz varmış. Güneyi ve güneydoğusu sazlık olan gölün batı yanında geniş bir kamışlık varmış. Gölün batı kıyısında Acıpınar Suyu’nun geldiği yerde kavak ağaçlandırmaları ve meyve bahçeleri bulunurmuş. Gölün çevresinde Seyfe, Gümüşkümbet, Yazıkınık, Kızıldağ, Yeniyapan, Badıllı ve Horta köyleri ile kuzeyinde Malya Devlet Üretme Çiftliği ve bu yerleşim birimlerinin geniş tarım alanları yer alırmış.
Seyfe Gölü uluslararası ölçütlere göre A sınıfında önemli bir sulak alanmış. Böyle yazıyor Türkiye Çevre Vakfı’nın yayını “Türkiye’nin Sulak Alanları” adlı kitapta . Çoğu ötücü olan 167 kuş türü varmış Seyfe Gölü’nde. “Angıt”tan “Suna”ya; “Toy”dan “Sumru”ya uzanan tam 167 tür... O zamanın sonbaharlarında leyleklerin önemli bir toplanma alanıymış Seyfe.
Bir kez daha anımsatalım; yıl 1993 ve Seyfe Gölü’nü anlatan sayfaların sonunda şu önemli uyarı yer alıyor:
Seyfe Gölü çok tanınan bir sukuşu avlağı olduğundan ağır bir baskı altındadır. Kuşları etkileyecek bir proje çalışması ise Devlet Su İşleri tarafından yürütülmektedir. Bu projeye göre; göldeki yeraltı su kaynakları sulamada kullanılarak göl çevresindeki step alanları tarıma açılacaktır. Projeye göre göl çevresinde açılacak drenaj kanalları ve sulama suyunun artan kısmının tekrar göle geri verilmesi göldeki ekolojik dengeyi bozacaktır. Ekolojik dengenin bozulması, su kalitesinin değişmesi ve kirliliğin artması gölün ornitolojik özelliklerini ortadan kaldıracaktır...”
Güneş tutulmasından sonra deprem olur mu olmaz mı diye tartışaduralım; ama bundan 13 yıl önce güzelim Seyfe Gölü’nün başına gelecekleri madde madde sıralamış doğaseverler.
Yukarda adresini verdiğim sayfaya konuk olmanızı salık verirken ; bize bugünün acı gerçeklerini 13 yıl önceden görüntüleyenlere sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder